Bushnell'in dramatik eylemi, adalet ve insanlık için çaresiz bir isyanın yankıları olarak tüm dünyada geniş yankı uyandırdı.
Washington Post'un ortaya çıkardığı bilgilere göre, Bushnell'in kendini ateşe vermeden önce bir arkadaşıyla yaptığı telefonda konuştuğu konular arasında fedakarlık ve anarşi bulunuyordu. Ancak daha da üzücü olan detay, Bushnell'in yakma eyleminden sadece 12 dakika önce arkadaşına "Umarım anlarsın, seni seviyorum" mesajını göndermiş olmasıydı.
Bushnell'in, kendini ateşe vermeden önce dile getirdiği "Artık soykırıma iştirak etmeyeceğim" ve "Filistin'e özgürlük!" gibi sözleri, çaresizliğin ve adaletsizliğe karşı duyulan derin tepkinin bir ifadesiydi. Kamuflaj elbisesi içindeki Bushnell, İsrail'in Washington Büyükelçiliği önünde protesto eylemini gerçekleştirirken, çevredekilerin gözleri önünde yaşamını yitirdi.
ABD medyası, Bushnell'in arkadaşlarına son mesajlarını paylaşarak olayın ardındaki insanlık dramını daha da derinleştirdi. Bushnell'in sadece dakikalar öncesinde attığı mesajlarda, içinde bulunduğu duygu karmaşası ve çaresizlik net bir şekilde ortaya çıkıyordu. "Umarım anlarsın, seni seviyorum" diyerek arkadaşına veda eden Bushnell'in sözleri, yaşadığı acıyı ve içsel çatışmayı yansıtıyordu.
New York Post'un ortaya çıkardığı sosyal medya paylaşımları ise Bushnell'in içsel mücadelesini ve adalet arayışını daha da netleştiriyor. Bushnell'in daha önce yaptığı bir paylaşımda, "Ülkem soykırım yapıyor olsaydı ne yapardım?" sorusunu sorması, onun içinde bulunduğu vicdan savaşını gözler önüne seriyordu.
Bushnell'in dramatik eylemi, sadece bir protesto değil, aynı zamanda adalet arayışının ve insanlık onurunun bir ifadesiydi. Ancak bu trajik olay, adaletsizlik ve çaresizlik duygusunun derinliğini bir kez daha gözler önüne sererek dünya kamuoyunu derinden sarsmış durumda.